Satranç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Satranç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Nisan 2013 Salı

Satranç Oynamanin Taktikleri ve Püf Noktalari


       Bugun kü     konumuz satranç oynamanın en önemli püf noktalarını  satranç oynanırken  yapılan taktikleri  anlatacağız. 

       Santrançseverlerin en çok merak ettiği konulardan biriside  satranç oynanırken yapılan  taktiklerdir. Şimdi sizlere  santraç  oynanırken     yapılan  taktikleri sunacağız.

Tabiki bizim yöntemleriniz dışında farklı santraç oynama taktiklerinizde olabilir. Bizim santraç oynama  taktiklerinden farklı  taktiklerde üretebilirsiniz.

Şimdi Nedir Bu Santraç Taktikleri 


      Bu tamamen sizin hayal gücünüze ve oyun anlayışınıza kalmıştır.
Örneğin  ben  eğitimlerimde  bütün taktikleri [ şiş, açarak şah vs. ]  öğretirken   sizlerde  santraç oynarken  bu taktikleri  uygulardanız   2 Usta puanı  vereceğim ,  ayrıca her öğrencinin   adlarının   yanında   birde  puan yeri oluşturulmaktadır.   Bunları takip edebilirsin.

Şimdilik anlatacaklarımız bu kadar 

Satranç Nasıl Oynanır?


İki oyuncunun 64 kareden oluşan ve satranç tahtası olarak adlandırılan düz bir yüzey üstünde oynadıkları satranç oyununda tahta, beyaz bölüm her iki oyuncunun sağında kalacak konumda yerleştirilir. Oyunun başlangıcında her oyuncunun 16 taşı vardır: 1 şah; 1 vezir; 2 fil; 2 at; 2 kale; 8 piyon. Her oyuncu taşlarını satranç tahtasının ilk sırasına şöyle yerleştirir:

 Şah ortadaki iki kareden kendi renginde olmayanına konur; şahın yanındaki orta karede de vezir yer alır; iki filden biri şahın, öbürüyse vezirin yanına yerleştirilir. Atlar kalelerin yanında bulunur; kaleler ise  en uçtaki iki karededirler. Satranç tahtasının ikinci sırasına da piyonlar konur. Demek ki oyunun başlangıcında taşların olmadığı 4 orta sıra vardır.
Her taşın farklı bir hareketi vardır.

Şah: Her yönde dikey, yatay, çapraz gidebilir ama sadece bir kare gidebilir.
Vezir: Şah gibi her yönde hareket edebilir ve yolu üstünde hiçbir taş bulunmaması koşuluyla herhangi bir kareye gidebilir.
Fil: Çapraz olarak gider.
Kale: Yatay veya dikey olarak yer değiştirir.
At: Bulunduğu haneden sonra iki hane dik, bir hane sağa veya sola olmak üzere L biçiminde bir hareketle 3 kare birden gider ve kendi taşlarıyla rakip taşların üstünden atlayabilir.
Piyon: ilk hamlede bir ya da iki hane, snraki hamlelerde tek hane olmak üzere, yalnızca bulunduğu sırada ileri doğru ve dikey olarak hareket edebilir. Bununla birlikte, bir rakip taşı almak için çapraz olarak bir hane gidebilir; dolayısıyla er dışında, her taş gidebildiği yönde bulunan rakip bir taşı alabilir.


     Oyun, rakip şaha atak yapmak ve kendi şahını rakip ataklardan korumaktan oluşur. Bir taş, rakip şahı tehdit ettiğinde şah diyerek uyarmak zorunludur. Bu durumda rakip oyuncu ya bu tehditten kaçmak için şahına bir hane yer değiştirtmeli ya şahı başka bir taşla perdemeli y da durum elveriyorsa şahını tehdit eden taşı almalıdır. Söz konusu koşullardan biri uygun düşmüyorsa, şah mat olur ve oyun biter. Ayrıca, şah yalnız başına kalıp rakip taşlarla çevrilmişse ve yeniden rakibin şah deme durumuyla karşı karşıya kalmadan yer değiştiremediğinde oyun pat olur ve berabere bitmiş kabul edilir.

Şah ya da iki kaleden biri henüz oynanmamışsa rok yapılabilir; şah kendi kanadındaki ya da vezir kanadındaki kaleye doğru iki hane gider yalnız her ikisi arasında bir başka taş bulunması koşuluyla rok yaptığı kale de şahın üzerinden aşarak bitişiğindeki haneye yerleşir. Satrançta çok sayıda kombinezona gidilebilir daha ilk hamlede 20 olasılık vardır: piyonlarla 16 ve atlarla 4 olasılık vardır. Bu olasılıklar ilk iki hamle için 439’a yükselir. Satranç oynamak, dikkatli ve düşünceyi bir noktada toplamayı, güçlü bir belleğe sahip olmayı ve belirli bir önseziyi gerektirir.

Başka oyunlara karşılık, satrançta raslantının etkisi hemen hemen sıfırdır. Rakip taşlara göre, kendi taşlarının konumunun karşısına yerleşen her oyuncu en iyi strateji ve taktiklerin hangileri olduğunu düşünmek zorundadır. Yapmaya hazırlandığı hamlelerin sonuçlarını mantık çerçevesinde gözden geçirmelidir. En iyi oyuncular, böylelikle 10 hamle ileriyi görebilmeyi başarırlar.


Satranç Oyununun Tarihçesi


      İki oyuncunun, sırayla beyaz ve siyah olmak üzere 64 kareye ayrılmış bir tahta üstünde, değerleri değişik 16’şar taşla oynadıkları bir oyundur.

     Satranca, eski yazıtlarda raslanmıştır. İ.Ö. 3000 yıllarında satrancı andıran bir oyunun Mısır ve Hindistan’da oynandığı sanılır. Murret’nin 1913’te yazdığı satranç tarihinde, söz konusu oyunun 570 yıllarında Hindistan’da oynandığı belirtilmiştir. Ele geçen yazıtlardan ve gerçekleştirilen araştırmalardan, satrancın, 600 yıllarında Hindistan’dan İran’a geçtiği ortaya çıkarılmıştır.

     Gene söz konusu belgelerden edinilen bilgilere göre Araplar satrancı VII. yy’da öğrenmişler ve bu oyuna satranç ya da şatranç adını vermişlerdir. Bir söylentiye göre satranç, Sat- Rançu adıyla Çin’de doğmuştur. İranlı ozan Firdevsi’nin efsanevi İran tarihini dile getirdiği Şehname adlı yapıtında, İran şahı Hüsrev’in Hint racalarıyla birbirlerine gönderdikleri armağanlar arasında satrançla ilgili resimlere de yer verilmiştir.

       Bir başka görüşe göre, satrancı, İ.Ö. XII. yy’da Truva savaşı sırasında Yunanlı Palamedes bulmuştur. Satranç sözcüğü, dört ayrı figürün dört ayrı silahla sunulması anlamındaki hintçe çaturanga sözcüğünden gelir. Bu dört figür konusunda değişik görüşler ileri sürülmüştür. Kimilerine göre dört figür “ hava, ateş, toprak, su” yu, kimilerine göreyse “ilkbahar, yaz, sonbahar, kış” ı canlandırır. Buna göre, en güçlü, en yetenekli taş olan vezir ateşi, bilginleri; kale toprağı; fil havayı; at suyu; şah ise evreni simgeler.

     
        Kuşkusuz böyle bir yorumlama taşların geometrik biçimlerinden doğmuştur.
Satranç, Batı dünyasına Araplar aracılığıyla IX. yy’da tanıtılmıştır. Bu durum, Harun-ür-Reşid’in Charlemagne’a hediye ettiği satranç takımıyla çarpıcı bir biçimde belgelenmiştir. Türkiye’de kökeni çok eski dönemlere dayanan satranç oyunu, cumhuriyetin ilanından sonra giderek yaygınlaştı. 1936’da Ankara’da 1943’te İstanbul’da satranç kulüpleri açıldı. 1954’te kurulan Türkiye Satranç Federasyonu 1962’de Uluslararası Satranç Federasyonuna bağlandı.

 

Google Sevdasi Copyright © 2011 -- Template created by O Pregador -- Powered by Blogger Templates